31 Ekim 2019 Perşembe

Lacan okumaya nereden başlayalım?


Ben de bilemiyorum. Daha doğrusu "iyi" bilmiyorum. Ama arkadaşlardan, tanıdıklardan, ara sıra "Psikanalizle ilgili ne okuyayım?" ya da "Lacan'a nereden başlayayım?" gibi sorular geliyor. Ben de bildiğim ya da daha doğrusu, içime sindiği haliyle neler okunabileceğini ayaküstü anlatıyorum. Tabii ki öneriler ayaküstü olunca bir çok ayrıntıyı atlıyorum ve söylediklerim de eksik oluyor.

İşte bu yazıyı bir tür "içime sinen bir rehber" olarak hazırladığımı söyleyebilirim. Bu keyfi rehberin başka bir iddiası olmadığını da... Burada önerilenlerin eksiği çoktur ama (sanırım, umarım) yanlışı da yoktur.

Ve esas soruya yeniden gelirsek: Lacan okumaya nereden başlayalım?

Lacan'ın kendisinden başlayın derim: Nerede doğmuş, nasıl bir hayat yaşamış, solak mıymış, neyi severmiş, neleri sevmezmiş, nerede seminer vermiş, nasıl vermiş, nasıl kaza yapmış, derneğini nasıl kapatmış, derneğini kapattığı toplantıda arka sıralarda kimler oturuyormuş, damadı kimmiş, nerede ölmüş vs. vs. İşte Lacan okumaya tüm bunları öğrenerek başlayın derim. Çünkü...

Çünkü, önce "sıradan" Lacan ile tanışmak daha iyi oluyormuş gibi geliyor bana. Çünkü, Lacan bir tür "yarı-tanrı" ilan edildi. Ya da biz öyle bir yere (işte anlaşılmaz, karmaşık, gizemli, deli vs. vs.) koyduk. Ne yazık ki! Bu kutsallık nedeniyle önce Lacan'ı biraz insanileştirmek iyi olur gibi geliyor bana. Lacan okumak için önce onu sıradanlaştırın!

Lacan'la ilgili "sıradan" bilgileri ise bir çok yerden bulabilirsiniz: Wikipedia, YouTube mesela. İnternet Lacan'la ilgili zengin malzemelerle dolu. Ama yine de elimin altında bir kitap olsun derseniz öncelikle Naim Beşer'in hazırladığı Lacan kitabını öneririm.

Kitabın tamamından çok özellikle Lacan'ın psikanalizle ilgili ilk dönemini anlatan kısmının hızlıca okunabileceğini düşünüyorum. Hem akıcı, hem ilginç hem de eğlenceli olaylarla dolu bir giriş olacaktır. Bu arada kitabın şöyle önemli ve güzel bir ayrıntısı da var: Kitapta karşılaştırmalı bir tarihsel akış çizelgesi de yer alıyor. Yani, örneğin işte "Lacan üniversiteyi bitirdiği yıl dünyada önemli ne oldu?" buna bakabilmek gibi. Bu çizelge Lacan'ın tarihine kuşbakışı bir göz atma olanağı veriyor ve bence çok iyi düşünülmüş.

Bu ilk tanışmadan sonra çekinmeyipdoğrudanm  Lacan'ın kendisini okumak gerekiyor. Öyle çok uzun boylu, derinlikli bir okumadan bahsetmiyorum. Düz bir okuma yapmaktan bahsediyorum. Çok fazla da değil. Örneğin ben bu tür bir "doğrudan" Lacan tanışması için Psikanalizin Dört Temel Kavramı kitabını öneririm. Ve bu kitabı da öyle baştan sona değil, gönlünüzce okumanızı öneririm. Tabii ki en baştan ve kitabın kendi iç sırasını takip ederek de okuyabilirsiniz. Ama ben kendi adıma "parçalar" şeklinde okunmasının daha keyif verici olduğunu düşünüyorum. Ama karar sizin.

Bu arada tabii ki tüm bu okuma önerilerinin psikanalizin az çok ne olduğunu bilen okur için yazıldığını da belirtmeliyim. Öbür türlüsü hakikaten çok zor olur. Ya da Woody Allen esprisi gibi olur: Olay Paris'te geçiyormuş!

Üçüncü öneri ise aslında bana ait değil: Lacan okuyan, Lacancı düşünce ile uğraşan bir arkadaşımın önerisi. Arjantin kökenli psikanalist Juan-David Nasio’nun “Jacques Lacan'ın Kuramı Hakkında Beş Ders” kitabı. Tabii ki son on yıl içinde (Zizek’in de etkisiyle - ki aşağıda biraz daha ayrıntılı değineceğim) Lacan’cı analiz “popüler” oldu. Makaleler yazıldı, kitaplar çevrildi, dernekler kuruldu. Belli bir ilgi gözle görülür, elle tutulur hale geldi; Türkçe'de giderek genişleyen bir Lacan külliyatı oluştu. Bu külliyattan (yine arkadaşımın önerisiyle) Bruce Fink’in “Lacancı Psikanalize Bir Giriş” ve Harve Castanet'in Lacan'ı Anlamak kitapları da önereceğim okuma listesi içinde yer almalıdır. Ancak bu üç kitabı okumadığımı, okuyanların beğendiklerini, tavsiye ettiklerini belirteyim. O kadar!

Bu küçük aradan sonra sanrım şimdi kendi bildiğim öneriler listesiyle devam edebilirim.

Lacan’ın hayatına ve psikanaliz kuramına dair bu giriş okumalarından sonra Lacan’ın psikanaliz içindeki yerini (ve hatta psikanalizin ne olduğunu) anlamak için Saffet Murat Tura’nın eski bir kitabını önermek istiyorum: Freud’dan Lacan’a Psikanaliz. Bu kitap görece eski ama içindeki tartışmalar hem psikanalizi anlamak için yeni hem de Lacan ile ilgili bilgi edinmek için gayet yeterli. Ayrıca kitabın içinde Lacan ve psikanalizle ilgili olarak yazılmış, birisi Althusser’e diğeri ise Frederic Jameson’a ait iki makale de yer alıyor. Jameson makalesini anlamak zor olsa da ben kendi adıma özellikle Althusser’in makalesini yıllardır severek tekrar tekrar okuyorum. Hem bu makaleyi hem de kitabın kendisini Marksizm ve psikanaliz konusunu merak edenlere de ayrıca öneriyorum.

Bu okumalardan sonra Lacan’ın Türkçeye çevrilmiş kendi seminerlerini bir kez daha yeni bir gözle okumakta fayda olabilir. Son yıllarda Lacanın bir çok kitabı Türkçeye kazandırıldı. Bu kitapların her birinin aslında birer (ya da bir kaç) seminer olduğunu, Lacan tarafından değil, takipçileri tarafından derlenip basıldığını hatırlatmak isterim. Ben bu kitaplar arasında dönüp dolaşıp Psikanalizin Dört Temel Kavramı kitabını seviyorum ve ara ara açıp parçalar halinde yeniden okuyorum. Ama tercihler kişiden kişiye değişebilir ve çevrilmiş tüm kitaplar okunabilir.

Şimdi sanırım Bir kez daha teorik tartışma dozunu düşürüp tarihsel gelişmelere ve siyaset, ikili ilişkiler, Lacan'ın odasında asılı duran Hayatın Kökeni tablosu gibi popüler tartışma konularına geri dönebiliriz. Bu kapsamda Fransız psikanalist ve tarihçi Elisabeth Roudinesco'nun iki kitabını mutlaka ama mutlaka okuyun derim. Yani Lacan'ı merak etmiyorsanız da okuyun. 1960'ların Fransa'sını, tartışmaları duymak için bile okunabilir bu iki kitap. Birincisi "Her Şeye ve Herkese Karşı Lacan". Lacan'la ilgili temel tüm dedikodulara, tüm tartışmalara ve abuk sabuk söylencelere yanıt verdiğini söyleyebilirim. Ama eksik olur. Kitap bu tür "kaba" uğraşların ötesinde bir inceliğe sahip. Kitabın giriş kısmını okuyarak Roudinesco'nun yaklaşımını da anlayabilirsiniz. Ben kendi adıma Roudinesco'nun yazığı her şeyi sanırım severek okudum (yeri değil belki ama Freud kitabı da mutlaka okunmalı). Öte yandan kitabın Nami Başer tarafından yazılan Lacan kitabına da kaynaklık ettiğini okumaya başlayınca hemen farkedeceksiniz. Nitekim kitabın çevirmeni de Nami Başer.

Roudinesco'nun okunmasını önereceğim kitabı ise Alain Badiou ile Lacan üzerine yaptıkları bir söyleşi: Dün Bugün Jacques Lacan. Bu kısa kitap Jacques Lacan'ı yakından tanımış ve düşüncelerinden derinlemesine etkilenmiş iki kişinin 68 Mayıs'ından günümüze bir çok konuyu Lacan merkezli olarak konuştukları bir söyleşi. Fransız solu için de farklı bir perspektiften yer yer bilgiler sunuyor. Yeri gelmişken (belki gereksiz ama) şunu da söyleyeyim: Bu kısa, söyleşi kitabı Badiou'nun okumaya katlanabildiğim tek kitabı. Sevemedim gitti şu adamı. Etik kitabını aylarca elimde dolaştırmıştım ama hiç bir şey anlamamıştım. Gezi sürecinde "olay" meselesini anlar gibi olmuştum ama hepsi o kadar. Bence siyasete, felsefeye Sartre ile başlayan ve sonra da Mao'cu olan birisi olsa olsa bu kadar olur.

Madem siyasete, ideolojiye, felsefeye geçtik bu Lacan önerileri yazısını iki sağlam kitapla bitirelim. Hem Lacan'ı anlamak hem de Lacan düşüncesinin bu tür alanlara neler katabileceğini, daha doğrusu tüm bu alanların tozunu nasıl aldığını görmek, okumak için.

Birincisi tabii ki bir Slavoj Zizek kitabı: İdeolojinin Yüce Nesnesi. Biliyorum, çok kolay bir kitap değil. Az çok psikanaliz bileceksiniz, bayağı bir Lacan bileceksiniz ve üstüne bir de Marksizm tartışmalarına hakim olacaksınız. Zizek'in lafı gereksiz uzatan yazma tarzına da katlanacaksınız. Hakikaten zor ama Lacan psikanalizinin siyaset ve ideolojide nasıl da işe yarayabileceğini görmek için okunmasını öneririm. Tabii ki Lacan'ı daha iyi anlamak için de okunabilir.

Ama karmaşık dili olmayan, gereksiz teorik zorlamalardan bulanmayan, bunların yansıra Lacan düşüncesinin solu nasıl etkilediğini insanca okuyup anlayabileceğiniz bir kitap arıyorsanız mutlaka Yannis Stavrakakis'in The Lacanian Left kitabını okuyun derim. Üzgünüm ki Türkçe'ye çevrilmedi. Keşke çevrilseydi ve basılsaydı. Ama İngilizcesi internette kolaylıkla bulunabiliyor ve insanı çok da hırpalamayan bir dile yazılmış. Kitabın hakikaten çok etkileyici olduğunu da belirtmeliyim. Hem Lacan tartışmaları için hem de Laclau'dan Castoriadis'e kadar bazı kilit isimler üzerinden yürüyen sol içi tartışmalar için. Belki gereksiz ama kitaptaki Badiou kısmını yine anlayamadığımı da belirteyim.

Velhasıl benim Lacan okuma listem az çok böyle: Toparlayıp ifade edersem Lacan'ı okumaya Naim Beşer'in hazırladığı Lacan kitabı ile başlayın, sonra Lacan'ın Psikanalizin Dört Temel Kavramı kitabına gönlünüzce göz atın, daha sonra Saffet Murat Tura'nın Freud’dan Lacan’a Psikanaliz kitabına geçin ve ilk dalga okumayı Roudinesco'nun Her Şeye ve Herkese Karşı Lacan ile Dün Bugün Jacques Lacan kitapları ile bitirin. Altın vuruş yapmak isterseniz de Harve Castanet'in Lacan'ı Anlamak kitabı ile Yannis Stavrakakis'in The Lacanian Left kitabını okuyun. Gerisi gelecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder