25 Şubat 2018 Pazar

Soylu, uyumlu ve mutlu


Hayır; o, bu, şu değil de insan tam öfkelenecek, olup bitenler karşısında ağzı açık kalakalıyor. Her yeni olayda, her yeni gelişmede “eh, bu kadarı da fazla artık” diyecek oluyor insan ama olaylar bir Hitchcock filmi gibi gözünün önünden geçip gidiveriyor. Hatta tam “evet ya, tüm bunlar Hitchcock filmi gibi” diyecekken bir de bakıyor ki aslında Chaplin filmine denk gelmiş: "Aaaa! O da ne? Modern Zamanlar değil mi tüm bunlar?"

Evet, evet, modern zamanlar tüm bunlar! Hani bir hafta içinde olanları alt alta yazsak Dali bile delirir ülkenin, dünyanın gerçeküstülüğüne.

Ve bir de her şeyin üstüne, tüm olup bitenler içinde, bir kedinin sınıfına dönmesiyle bile umutlanıyoruz ya! Ölmemişiz daha. Onca katilin, onca cinayetin, onca silahın, şamatanın, çer çöpün arasında yaşayabiliyoruz, hâlâ.

Vallahi bravo!

Bravo da açıkçası kendi adıma, ekonominin bu kadar belirleyici olduğuna, olabileceğine inanmazdım. Tamam, teoride altyapının bir ağırlığı, son kertede belirleyiciliği falan vardı ama onca yıldır meseleyi naif ve nazikçe kavramaya çalışmıştım çalışmıştık. Arkadaşlarla. Kendimizce kaba Marksizme falan düşmeden teori patlatmaya, çatlatmaya çalışıyorduk ki tarih patladı, çatladı.

Ve şimdi, şu vardığımız insanlık durumunda, diyebiliriz ki kaba olan her şey doğruymuş ve kaba olan yeterliymiş. Kasmaya gerek yokmuş. Kâr oranlarındaki düşüş ve emperyalist rekabet; yaşadığımız tüm gerçeküstülük bunlarla açıklanabilirmiş.

Vay arkadaş, vay! Yazık oldu onca naifliğe, nazikliğe ve titizliğe.

9 Şubat 2018 Cuma

Freud ve Lacan* | Louis Althusser


Freud ve Lacan, Louis Althusser'in bu meşhur makalesi/konuşması hem Althusser'in hayatında hem de Marksizm ve psikanaliz karşılaşmalarının tarihinde ayrıksı bir yere sahiptir. Hani bir tür başlangıç noktası gibi. Bir milat değil belki ama başka bir başlangıç noktası.

Aslında Althusser makaleyi 1959 gibi bir tarihte kurmaya başlar. Psikanalizle ve Lacan'la tanıştığı, tartıştığı yıllardır. Aynı zamanda Fransız Komünist Partisi'nin yükselen yapısalcılıkla başetmekte zorlandığı yıllardır. FKP yapısalcılıktan nasibini alan, içlerinde psikanalizin de yer aldığı yeni tartışmalara şüphe ile bakmaktadır ve uzak durmaktadır. Bu dönemde partinin önde gelen teorisyenlerinden Lucien Seve bu başa çıkma zorluklarının üzerine gider ve Marksizmle insan psikolojisini birlikte yorumlayan yazılar, kitaplar kaleme alır. 

Althusser'in derdi ise başkadır. Yapısalcılık ve Lacancı psikanalizden bazı kuramsal çıkarımlar yapmaktadır ki bu çıkarımlar o dönem Marksizm'inde baskın olan hümanizme  karşı daha yapısalcı bir yaklaşım geliştirmesine de yardımcı olacaktır. Tüm bu sürecin ana ürünü İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları olacaktır. Ancak Althusser, o yıllarda Lacan'ın ve psikananlizin de bir tür izsürücüsüne dönüşür. Analize başlar; Freud ve Lacan üzerine düşünmeye de başlar. İşte bu izsürücülüğü yıllarının ürünüdür Freud et Lacan. 

Önce partinin teorik yayın organına göndermek ister ama çekinir ve sonra partiye yakın bir başka teorik yayına gönderir. Böylece makale La Nouvelle Critique dergisinin 161/162 sayısında Aralık 1964'te yayınlanır. Beklediği gibi büyük fırtınalar da koparmaz. Makalenin İngilizce çevirisi ise New Left Review dergisinin Mayıs-Haziran 1969 sayısında basılır. Makalenin ilk Türkçe çevirisi ise 1982 yılında Selahattin Hilav tarafından yapılır. Yazko Felsefe Yazıları Dergisi'nin ilk sayısında yayınlanır. 

Aşağıda bu Türkçe çeviriyi bulabilirsiniz.