2010'un en önemli keşfi hiç kuşkusuz Yıldız İbrahimova'nın bu şahane albümüydü. Dostluk, dostlar sağolsun. Sanırım bir ömürlük misafirimiz için bundan daha güzel bir hediye olamazdı. Albümü hemen hemen her sabah ve akşam ailece çevirip çevirip dinledik, dinliyoruz. İbrahimova da kızını, annesini, yeğenini yanına alıp sırtını eşine dayamış ve genç Cumhuriyet'in unutulmaya yüz tutmuş çocuk şarkılarını yeniden hayata döndürmüş. Bir tek şarkıları diriltmekle kalmamış, insani duyguları, emeğin kutsandığı bir tarih dilimini, toplumsal aklın insanı köreltmediği bir aralığı da ölü yatağından kaldırmış. Şarkılardaki armonik işçilik ve orkestra uyumu ise değme caz albümlerine taş çıkartacak cinsten. Gerçi bir iki şarkıda kulağı tırmalayan bazı sözler ver; onları da ulus devlet inşasının kantarın topuzunu kaçıran heyecanına verebiliriz. Diğer yandan albümde yer alan 17 şarkı daha sonra enstrümantal olarak da yer almakta. Çocuklar da şarkıları kendileri de söylebilsin diye. Çok sevdik biz bu albümü, çok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder