18 Ağustos 2014 Pazartesi

O sıralar neler dinliyorduk ki acaba?

1996-1999 arasını kastediyorum. Köşe bucak dolanıp müzik aradığımız günler olduğunu iyi hatırlıyorum. Post-rock tarzı şeyler sarmamış, Dead Can Dance olayı imanımızı gevretmişti. Umut bağladığımız gruplar (örn. Paradise Lost) genel dinleyiciye seslenmeyi ve para yapmayı kararlaştırmıştı. Etnik müzik vb. iyiydi, güzeldi ama bir önceki yılların bizlerinden, o dikbaşlı, dünyaya kafatutan, öfkeli bizlerden birşeyler de alıp götürüyordu o ezgiler. Ne de olsa tarihtiler.

Hâlbuki bize yavanlaşan hayata sert bir tokat gibi inecek bir ses lazımdı. Her şey çürüyordu, gelecek hiç de geçmişte düşlediğimiz gibi çıkmamıştı ve bana etkili, sert ve anlamlı bir ses lazımdı. Özü, çekirdeği günlerin getirdiklerine daha dayanıklı bir müzikal malzeme arıyordum. Bu dayanıklı malzemenin içinde siyasal olan da mutlaka yer almalıydı. İşte o günlerde aradığımız müziği Godspeed you! Black Emperor yapıyormuş o dönemde. Kanada'da. Ne yazık, ancak haberim oldu: "We're trapped in the belly of this horrible machine and the machine is bleeding to death"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder