13 Aralık 2012 Perşembe

İdeolojinin kara delikleri


Kara delik derken "her türlü maddenin ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan" yoğunlaşmış maddeyi kastediyorum. Kara deliklerin güçlü çekimini ve yoğunlaşmışlığını ideoloji çözümlemelerine de uygulayabilir miyiz? Sanırım deneyebiliriz.

Bazı kelimeler vardır. Bazı tavırlar, jestler, söylemler, kalıplar, rutinler. Tüm bunlar ve benzerleri kendilerine yönelen eleştiriyi içine alan, yutan ve etkisizleştiren bir etkiye sahiptir. Örneğin Erdoğan'ın Davos'taki one minute çıkışı böylesi bir kara deliktir. Yüksek bir çekim gücüne sahiptir. Kendisine yönelen her eleştiriyi yutar ve etkisizleştirir. Hatta yutmakla da kalmaz, o eleştiri tam da eleştirdiği, tutarsızlığını ortaya çıkarmaya çalıştığı durumun, olayın altını çizer. Deyim yerideyse gücüne güç katar.

Örneğin siyasi bir söylem olarak demokrasinin de yutucu ve etkisizleştirici bir yanı vardır. Herkes demokrasiden bahsedebilir, demokrasi isteyebilir. Ama sağın ya da solun demokrasi söylemini sınıflara dayanan yanından değil de başka bir yönden, örneğin demokratik haklar yanından eleştirmeye kalkıştığınızda demokrasi kavramı etrafında kurulmuş olan toplumsal söylem eleştirinizi yutar ve etkisizleştirir.

Egemen siyasetin demokrasi söylemini etkisizleştirmek ve ideolojiniz, siyasetiniz için kurucu bir öğeye çevirmek istiyorsanız hiç tereddüt etmeden tek bir şey yapmalısınız: Egemen demokrasi söylemine tutarsız olduğu tek yerden yani sınıfsal arkaplanından yaklaşmanız gerekir. Sınıfsal arka planı atladığınız zaman ise eleştiriniz egemen söylem tarafından bir tek yutulmakla kalmaz bir de egemen demokrasi söylemini güçlendirmiş, beslemiş olursunuz.

Genelde bu tür ideolojik yoğunlaşma noktaları karşısında kendimizi çaresiz hissederiz. Bu yutucu yoğunlaşmalar için yapacak, söylenebilecek çok fazla şey yok gibidir. Ya hiç yaklaşmayız, o yoğunlaşma yokmuş gibi yaparız; ya bu nafileliği bile bile yine de kendisini kurduğu öğelere yönelik eleştirileri geliştiririz ve bu eleştiri yutulur, niyetinin tam tersi yönde etkide bulunup onu güçlendirir; ya da eleştirilen durumun, sürecin tam da aksadığı, kendisini kuramadığı, hatta zayıflamasına neden olan öğeleri bulmaya çalışırız. Ve oradan yürürüz.

Ancak bu kurucu olmayan, yıkıcı, tutarsızlığı gösteren, zayıflatıcı öğeleri bulmak da her zaman mümkün değildir. Yapısal, tarihsel ve durumsal kısıtlılıkları vardır. Ayrıca bu tür öğeleri bulsak bile bu zayıflatıcı/tutarsızlaştırıcı öğenin etkisini gösterebilmesi için zamanın ve yerin de uygun/doğru olması gerekmektedir. Yani ideolojik eleştiri ancak birden çok unsurun bir araya gelmesiyle iş görücü olabilmektedir.

Lafı getireceğim yer Orhan Pamuk, Murat Belge, Ahmet İnsel gibi isimler etrafında cisimleşen liberal sol eleştirisi. Genellikle hep aynı fasit daire tekrarlanıyor bu eleştiride: Yapılan eleştirilerde bu kara delik durumu hiç hesaba katılmıyor ve ve yola çıkış niyetinin tam tersi bir yere, liberal solun kutsanmasına varılıyor. Liberal olarak tanımlanan ideolojik imge eleştirilerle güçlenmiş oluyor.

Peki bu nasıl oluyor? Genellikle basit bir mekanizması var bunun: Liberal olarak tanımlanan ideolojik kara deliğe onu kuran temel ideolojik öğe üzerinden eleştiri getiriliyor ve öyle olma dinamiklerine dokunmaksızın "neden böylesin?" diye eleştiriliyor. Haliyle de aslında temel kurucu öğelerin altı çizilmiş oluyor ve eleştiri de yutuluyor. Liberal olarak kavramsallaştırılan bu ideolojik nesne biraz daha kararlı hale gelmiş oluyor, onu tutarlı kılan özelikler beslenmiş oluyor.

Örneğin Murat Belge ya da Orhan Pamuk olarak simgeselleştirilen ideolojik nesnenin kurucu öğeleri nelerdir? Her şeyden önce bu figürler bir kaç fantastik kurucu öğeyi  içerebilmektedir: Birisi Türkiye edebiyatının ilk best-seller yazarıdır; hani neredeyse girmediği ev kalmamıştır, edebiyat denince akla ilk gelen isimdir. İkincisi yurtdışında tanınmaktadır. Öteki, yani Amerikan basını, Avrupa basını onun sözünü dinlemektedir. Üçüncüsü Öteki tarafından en büyük edebiyat ödülüne layık görülmüştür. Bu kurucu öğeler örneğin Orhan Pamuk ideolojik nesnesine yoğun bir çekim gücü sağlamaktadır.

Sol siyasetin duyarlı olduğu kurucu öğeler arasında ise demokratlık, vesayet rejimine yönelmiş öfke, milliyetçilerin nefretine ve tehdidine maruz kalma, kıymeti bilinememiş yitik bir mağdurluk yer almaktadır.

Orhan Pamuk'a ya da bir başka liberal simge figüre yöneltilen eleştiriler işte bu kurucu öğeleri hesaba katmadığı için luşturulan söylem Orhan Pamuk olarak tanımlanan ideolojik kara delikte yutuluyor. üstüne bir de Orhan Pamuk ya da Murat Belge ideolojik imgesi mağdur ediliyor.

İdeolojik imgeler her zaman yüzer gezer, belirsiz bir yan içerir. Ve soğurma kapasiteleri arttıkça tutarlılıkları da, etkileri de artar. Bu nedenle solun, liberalin liberal olmasını gösterme biçimi, içeriği liberalin kurucu öğelerinden birisine denk geldikçe etkisizleşiyor ve yutuluyor.

* soL Gazetesi'nin 11.12.2012 tarihili manşeti, haberi üzerinden yazılmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder