10 Ocak 2012 Salı

Uydular ve de Uzak Komşu Gezegenler

Kapıdan içeriye girdiğinde akşamsütü kuşları da girdi seninle. Kozalarından yeni çıkmış kelebekler kanatlarını telaşla çırparak masalara dağıldı. Yağmurda ıslanmış saçlarında da geldi seninle. Ardından hafif bir esinti masalardaki mumları dalgalandırdı ve bardakları ışıldatan kısa bir aydınlanma oldu. Bir süre kapıda durdun ve içeriye baktın. Gözlerini sanki teleskopuna dayamıştın da kendi dünyandan çıkmadan başka dünyalara, başka evrenlere bakıyordun. 

O sırada Ed'in seçtiği şarkıdan anlamalıydım. Denizleri olmayan bir harita gibi, ağırçekimde kalmış bir ırmak gibi senin sevginin de bir sınırı vardı. Halbuki ben o haritalarda kendime bir ırmak bulmuş ve su boyunca günlerimi savurarak dolanıyordum. Gamsız ve de kedersiz, aklımda neşeli şarkılar vardı. Ama daha ilk görüşümde seni, anlamalıydım. Ben ancak senin dünyana komşu bir gezegen ya da en iyi ihtimalle senin dünyanın uydusu olabilirdim. Ama gökyüzünde seni ısıtacak bir güneşe yer yoktu. Bilemedim ve sen, Take Five'ın o loş ve de boş salonunda gelip yanıma oturdun. Bana bakıp gülümsediğinde James Blake hâlâ seni anlatıyordu.

James Blake - Limit To Your Love | Imam Baildi - O Pasatempos

When you were in, evening birds also entered inside with you. Clumsy butterflys, just left their cocoons, scattered through the tables while flapping in a flurry. Also your hairs, dampen in the rain entered inside with you.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder