Belki tüm Almanya için konuşamam ama ne bileyim işte, mesela Leipzig'e gitmiştim ve sevmiştim orayı. Halen de ara ara hatırlarım, özlerim Leipzig'i. Öyle çok gezmeli falan değildi gidişim ama çok iyi gelmişti bana. Şehri çok görememiş olmama rağmen halen aklımdadır kaldığım yer (ki yenilenmesi henüz bitmişti; yüksek tavanlı, ahşap kokulu odada kalan ilk kişi bendim), yürüdüğüm sokaklar. Öyle alelade, sıradan bir odaydı ve öyle alelade, sıradan bir gezmeydi benimkisi ama orada olmak, tek başıma kalmak iyi gelmişti. Hatta iki gün üst üste 12'şer saat uyumuştum sanırım. O derece huzurlu gelmişti, oda ve şehir.
Sonra mesela Ulm da iyi gelmişti. Sevmiştim. İçinden geçen suyu, yeşili, bir kaç meydanını, işte Einstein'ın oralı oluşunu falan. Bir de kocaman bir oyuncak mağazası vardı. Bayılmıştım. Ve seçim zamanı olduğu için Die Linke'sinden MLKPD'sine kadar birçok sol/sosyalist partinin afişini görmüştüm (insan değil, afiş:-)).
Ve geçen yıl Berlin. Yarı sersem ve şaşkın bir şekilde hızlıca dolaşmak o koca şehri. Strasse'ler, Hermannplatzlar ve üst üste gelen acayip tesadüfler. Ve acayip bir modern tarih. Her yerde.
Dönünce anladım etkilendiğimi. O zaman pek anlamamıştım. Ve bir de üstüne Berlin Babylon'a denk gelince.... Bir arkadaşımın ısrarıyla başladım izlemeye ve sanki Berlin'e geri döndüm. Evet, eminim: Benim için Berlin demek 1920'ler, 30'lar falan demek sanırım. Dizi de bunu iyice teyit etti.
Böylece Almancayla, o kaba saba dil ile de bir yumuşama oldu tabii ki aramda. Ve şuna denk geldim: Christian Reiner | Joseph Brodsky - Grosse Elegie an John Donne.
Aslında şiirin orjinali Rusça; yani sanırım. Brodsky de SSCB ve soğuk savaş mazisinde çok kritik yeri olan acayip bir figür. 70lerde. Şair, yırtıcı, kabına sığmaz ve insanları etrafına toplayan cinsten. Muhtemelen de istihbarat örgütleriyle bağlantılı. Sovyetlerden kaçınca el üstünde tutulmuş. Tabiri caizse "yaşatılmış". Nobel falan almış. Ama sanırım bu aralar Avrupa'da yeniden keşfedildi. Çünkü son bir kaç yılda sık sık çıktı karşıma. Ya da belki hep dolaşımdaydı adı, şiirleri, Batıda da ben şimdi denk geldim. Bilemiyorum işte. Ama şiirini bizim ikinci yeniye falan benzettim: insanın kendine ya da ancak birkaç yakın arkadaşına, ahbabına falan okuyabileceği derinlikli, etkileyici şiirler.
Christian Reiner'in okuması ise ayrı bir tekinsizlik katmış şiire. Hiç bir şey anlamasam da çok şey anlayarak dinliyorum bu şiiri. Yeniden ve yeniden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder