17 Mayıs 2016 Salı

Küba: Hep sağolsunlar!


Küba çeşitli zorlukları olan bir ülke. Ambargo bir yana, coğrafi konum olarak da ciddi zorlukları var. Ve sosyalist düzenin de sorunları birkmiş durumda. Zaten kimse bunu inkar etmiyor. Kimse böylesi zorluklar hiç yokmuş gibi davranmıyor.

Sanırım doğru olan da bu. Zorluklarla yol alabilmek. Dürüstçe ve kendine sahip çıkarak. Kendinden vazgeçmeyerek... Zor olan bu, yani bile isteye yine de zor olanı tercih etmek.

Kolay gibi görüneni, kısa yolları tercih etmeye ise siyasette pragmatizm deniyor ve ne yazık ki gerek Türkiye'de gerekse dünya solunda bol bol var pragmatizm.

Küba ise zor olana alışmış bir ülke. Tabii ki handikapları var bunun. Ama bir kesiminin değil tüm ülkenin o yıl boyunca neredeyse açık sınırında yaşadığı bir ülkeden bahsediyoruz. Reel sosyalizmin çözülmesi bir gecede Küba'yı yapayalnız bırakmış. Yapayalnız derken bayağı bir yalnız kalmış Küba. O derece ki on yıl boyunca tüm ülke günde iki öğün yemeğe talim etmiş. Kollektif bir diyet gibi düşünün. Hep beraber altına girişilen zorlu bir süreç olarak düşünün. Hep beraber, kollaktif falan derken de yaklaşık on milyonluk bir nüfusu düşünün.

Az bir fire dışında hep beraber zor olanı tercih etmişler.  Ve altından da kalkmışlar. Yara bere içinde kendilerinde ısrar etmişler. Tüm dünya 90lar boyunca kapitalist gelişimin hızlanmasının getirdiği yeni nimetlerinin (AVMler mesela, o dönemin nimeti değil miydi?) tadını çıkarırken Küba başka bir yolda, tek başına ısrar etmişti. 

İşte yukarıdaki fotoğraf bunun bir hatırlatması. Eğilip bükülmeden de kendinde ısrar etmenin mümkün olduğunun, hatta kendinde ısrar etmenin tek yolunun fotoğrafı.

Bir an, bir kare: ABD başkanı (ki ne yalan söyleyeyim, Obama Küba ziyaretinin başından, hatta öncesinden sonuna kadar çok sevimliydi; bir CEO ne kadar sevimli olabilirse o kadar. Yani nhereden baktığınıza bağlı; etkileyici de bulabilirsiniz, guru olarak da görebilirsiniz; doğrudan soytarı diyip geçe de bilirsiniz! İşte aynen öyleydi...) Raul Castro'ya sarılmak için hamlede bulunuyor ve Raul "Gel bakalım koca oğlan!" yaklaşımıyla "diplomatik taammülleri" de zorlayan bir sınır çekiyor başkana. Sarılmaya çalışan kolunu alıp yukarı kaldırıyor, "pazarsa buyrun, Dünya pazarına sunalım sizi, özgürce" der gibi. Emperyalizme, kapitalizmin baş temsilcisine, hepimiz adına, sosyalizm adına "Ağır ol bakalım!" diyor.

Bunu söyleyebilen ne kadar az siyaset çizgisi kaldı dünyada farkında mısınız? Reel sosyalizmin çözülüşü, eğilip bükülmemeyi, kendi olarak kalabilmeyi de götürdü yanında.

Evet, Küba'nın işi, geleceği kolay değil. Sanırım hiç kolay olmadı da. Hepimizin olduğu gibi. Ama başka bir onur, haysiyet, vicdan taşıyanların olduğunu yeniden hatırlatmak bile yeter Küba için.

Hep sağolsunlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder