Türkiye’nin de gündemine farklı şekillerde sık sık giren esrar "zararsız" olarak görülebiliyor. Hâlbuki şizofreni gibi psikotik bozukluklara yol açabildiği iyi biliniyor. Yakın zamanda Brezilya’dan Hollanda’ya farklı ülkelerde yapılan bir araştırma, günlük esrar kullanımının psikotik bozukluk riskini üç kat arttırdığına işaret ediyor. Bu risk "yüksek etkili esrar" kullananlarda daha belirgin: Yüksek etkili esrar kullanımı psikoz riskini beş kat arttırıyor!
Esrar Türkiye’nin gündemine sık sık giriyor. Geçtiğimiz yıllarda Jamaika, Bonzai gibi sentetik türlerinin kullanımına bağlı gündem olan esrar, yakın zamanda tıbbi amaçlı ekimi için gündeme geldi. Samsun’un Vezirköprü ilçesinde ekimi planlanan ve 10 milyar dolarlık bir cironun hedeflendiği düzenlemenin gündeme gelmesinden sonra ise esrarla ilgili “çok da zararlı olmadığı”na yönelik haberler çıkmaya başladı. Ancak araştırmalar aksini söylüyor. Esrar kullanımı çeşitli psikiyatrik sorunları beraberinde getiriyor. Özellikle de psikotik bozuklukları.
Psikoz, gerçeği değerlendirmenin bozulduğu psikiyatrik bir durumdur. Şüphelenme, alınma gibi düşünceler (sanrılar) ya da olmayan sesler duyma gibi algılar (varsanılar) ortaya çıkabilir. Psikoz geçici olabileceği gibi şizofreni gibi uzun süreli bir psikotik bozukluğun parçası da olabilir. Esrarın psikozu tetiklediği ise 19. yüzyıldan beri biliniyor. Kullanımı sırasında ya da daha sonrasında sanrılara ya da varsanılara yol açabiliyor. Bu nedenle şizofreni gibi kalıcı psikotik bozukluklara neden olabiliyor.
Esrar özellikle genç kuşak arasında merak edilebiliyor; ancak özellikle uzun süreli kullanımında şizofreni riskini arttırıyor. Öte yandan esrarın beyindeki nörokimyasal etkileri içeriğindeki tetrahidrokannobinol (THC) isimli bir başka kimyasal maddeye bağlı.
Bu madde hem esrarın “keyif verici” etkilerini ortaya çıkarıyor hem de psikozu. Araştırmalar son yıllarda üretilen esrarların içindeki tetrahidrokannobinol (THC) oranının giderek arttığına dikkat çekiyor. 1970’lerde yüzde 5 olan bu oran yakın zamanlarda yüzde 20’lere kadar arttığına işaret ediyor. Bu artış ise hem kullanan kişinin daha çok “keyif” almasına hem daha fazla bağımlı olmasına hem de psikoz için daha fazla risk altına girmesine neden oluyor.
Psikoz risk artışı ise bu tür yüksek potensli esrarlarda daha belirgin. Esrarın içindeki THC maddesi arttıkça şizofreni gibi psikotik bozukluklar daha çok görülüyor. Ancak bugüne kadar esrar kullanımının farklı toplumlardaki psikotik bozukluk sıklığını nasıl etkilediği bilinmiyordu. İşte Lancet Psychiatry'de yayımlanan yeni araştırma bu soruya yanıt veriyor.
THC ORANI YÜKSELDİKÇE PSİKOZ RİSKİ YÜKSELİYOR
Avrupa Şizofrenide Gen-Çevre Etkileşimini Araştırma Ağı tarafından farklı ülkelerde yapılan araştırmada içlerinde Amsterdam, Paris, Londra, Bolonya, Riberao Preto gibi şehirlerin olduğu merkezlerde ilk atak psikoz hastaları toplanmış. 2010 ile 2015 yılları arasında bu şehirlerde ilk atak psikoz için başvuran tüm hastalar (901 kişi) kayıt altına alınmış. Hastaların esrar kullanım biçimleri sağlıklı gönüllülerle (1237 kişi) karşılaştırılmış. Farklı esrar türleri, içerdikleri psikoaktif madde (THC) oranına göre güçlü etkili (THC oranı yüzde 10’un üzerinde olan) ve zayıf etkili (THC oranı yüzde 10’un altında olan) olarak sınıflandırılmış.
Araştırmanın sonucunda, hiç esrar kullanmayanlara göre hemen her gün güçlü etkili esrar kullanan bireylerde psikoz görülme riskinin üç kat fazla olduğu bulunmuş. Amsterdam, Londra ve Paris gibi esrar tüketiminin fazla olduğu şehirlerde ise günlük güçlü etkili esrar kullanımının bu şehirlerde psikotik bozukluğun daha fazla görülmesine neden olduğu bildirilmiş. Güçlü etkili esrar kullanımının psikoz riskini Paris’te 2,8 kat, Londra’da 3,6 kat ve Amsterdam’da ise 7 kat arttırdığı bildirilmiş.
Keza tüm araştırma içinde ilk atak psikoz için başvurunun en yüksek olduğu merkezlerden birisi Amsterdam. Araştırmacılar Amsterdam’da coffee shoplarda satılan esrarın neredeyse hepsinin güçlü etkili esrar sınıfında yer aldığına dikkat çekiyorlar. Hollanda’da satılan kimi esrar türlerinde psikoaktif madde olan THC’nin % 67 oranına kadar çıkabildiğini belirtiyorlar.
Araştırmacıların yaptığı karşılaştırma hesabına (istatistiksel yöntem) göre yüksek etkili esrarın kullanılmaması durumunda, Güney Londra'daki ilk atak psikoz olgularının yüzde 30’u, Amsterdam’dakilerin ise yüzde 50’si önlenebiliyor. Rakamsal olarak bakıldığı zaman bu oran Güney Londra’da yılda yaklaşık 60 daha az olgu yaşanması anlamına geliyor.
Bilim insanları, araştırmanın sonucundan hareketle, esrar kullanımına ilişkin yasal düzenlemelerin halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini vurguluyor.
Kaynaklar:
Di Forti ve ark. (2019) The contribution of cannabis use to variation in the incidence of psychotic disorder across Europe (EU-GEI): a multicenter case-control study. Lancet Psychiatry. https://doi.org/10.1016/S2215-0366(19)30048-3.
Jongsma ve ark. (2018) Treated Incidence of Psychotic Disorders in the Multinational EU-GEI Study. JAMA Psychiatry. 75(1): 36–46.
Marconi ve ark. (2016) Meta-analysis of the association between the level of cannabis use and risk of psychosis. Schizophr Bull. 42: 1262-1269.
soL Portal, 10.04.2019
soL Portal, 10.04.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder