9 Kasım 2012 Cuma

Mali: Çöl Havaları Tehdit Altında

Mali, dünyaca tanınmış bir çok müzisyeni olan yoksul bir Batı Afrika ülkesi. Çölden esinlenen blues müziğinin etkileyici temsilcileri 1980lerden itibaren bu ülkeye ait ezgileri, çöl havalarını, yerel müzik aletlerinin tınısını tüm dünyaya ulaştırdılar. Çöl aşkıyla yanan Tinariwen, kora üstadı Toumani Diabaté, Amerikan bluesu ile Afrika bluesu arasında köprü olan Ali Farka Touré, kraliyet kökenli bir aileden geldiği için Mali kast sistemi içinde şarkıcı olması uygun görülmeyen ama töreleri çiğneyerek Afrika’nın Sesi olmayı tercih eden Salif Keita, “Yé Ké Yé Ké” isimli şarkısı uzun yıllar dillerden düşmeyen Mory Kanté bu isimlerden sadece bir kaçı. Şimdi bu müzisyenler İslamcı silahlı kişiler tarafından parmaklarının kesilmesiyle tehdit ediliyor. Evleri basılıp gitarlarına, mikrofonlarına, amfilerine el konuyor ya da kayıt aletleri, çalışma odaları kullanılamaz hale getiriliyor.

Mart 2012 içinde Mali'nin kuzeyinde yer alan Timbuktu, Kidal ve Gao'da kontrolü ele geçiren İslamcı silahlı gruplar ülkenin zengin bir kültüre dayanan ve dünyanın dört bir yanında önem verilen müzik birikimine savaş açmış durumda. Birçok kez farklı ödüller kazanan Toumani Diabaté, İngiltere’de yayınlanan Guardian gazetesinden Andy Morgan'a endişelerini "müzik bu ülkenin doğal bir zenginliğidir. Günümüz dünyasında Mali müzisyenler tarafından kazanılmış tek bir büyük müzik ödülü kalmamış durumda iken olanlar ürkütücüdür" diye dile getiriyor. Timbuktu’da Ağustos ayında yayınlanan bir şeriat fetvası, Kur'an dışındaki tüm müzikal sesin şeytanın işi olarak değerlendirileceğini ve şeytanın sesini duyuranların şeriat kanunlarına göre cezalandırılacağını bildirmişti.

Ülkenin kuzeyinde yer alan geniş çöl alanlarında etkin olan şeriatçı bu silahlı gruplar çölden esinlenen hüzünlü halk müziğinin düşmanı olmuş durumda. Libya'da kullanılan silahların çöl üzerinden kolaylıkla geçirilmesiyle güçlenen El-Kaide bağlantılı İslamcı gruplar geçtiğimiz Mart ayında geniş bir alanın kontrolünü ele geçirmişti. Aynı bölgenin yerli halkı olan Tuaregler de Mali’nin Fransa’dan özgürlüğünü kazandığı 1960lı yıllardan bu yana merkezi hükumet ile dönem dönem alevlenen ve zaman zaman da azalan bir mücadele içinde. Kültürel hakları ve dilleri için verdikleri bu direnişte Libya eski lideri Kaddafi’den destek görmüşler ve bir çok Tuareg sürgünü Libya’da mülteci kamplarında hayat tutunmuştu. Ancak Libya’nın işgali bu mültecilerin ve Tuareg kültürünün kaderini hızla değiştirdi. Birçok Tuareg Libya operasyonu sırasında İslamcı çeteler tarafından öldürüldü. Mali’nin kuzeyindeki İslami gruplar ise Libya’ya yapılan islamoemperyalist müdahale sonrasında silah ve para açısından hızla güçlendiler.

Müzik, Tuareg ve çöl kültürünün önemli bir parçası. Ancak aynı kültürün bir diğer parçası da İslam. Timbutku bölgesi 12. yüzyıldan itibaren İslam dininin batı Afrika'da yayılması için önemli bir kavşak işlevi görüyor. Bölgenin en büyük kenti olan Timbutku, İslam’ın batı Afrika'ya ilk girdiği dönemlerden kalma paha biçilmez el yazısı kitaplara, mektuplara ve yöreye özgü çamurdan tuğlalarla yapılmış camilere ev sahipliği yapıyor.

İslam dininde müzik gibi sanatsal üretimler uzun yüzyıllar boyunca hoş karşılanmamış ve özellikle Sünni toplumlarda iktidarlar tarafından yasaklanmaya çalışılmıştı. İslam’ın bir çok farklı yorumu, müziği iman edenlerin aklını çelmeye çalışan şeytani bir uğraş olarak görüyor. Bu yorumların günümüze uydurulmuş halleri ise müziğin, özellikle de Batı esinli müziklerin Sünni Müslüman gençleri, toplumları yozlaştırdığına dair bir söyleme dayanıyor. Buna göre müzik, özellikle de pop ve rock müzik gençleri alkole, uyuşturucuya, cinselliğe alıştırıyor ve fıtratını bozuyor.

Benzer yorumlar Türkiye'deki İslamcı kesimlerde sık sık dile getiriliyor. En son Fazıl Say'a inanca saygısızlık yapılıyor diye saldıran bu düşünce, geçtiğimiz yıllarda Duman grubunu açıktan tehdit etmişti. Grubun Rezil isimli şarkısında yer alan ve gericiliğin ikiyüzlülüğünü eleştiren ‘lem yelid löp yutar’ biçimindeki sözler nedeniyle grup elemanları konserler öncesinde tehdit içeren mesajlar almışlardı. 2008 yılında İstanbul’da düzenlenen Metallica konseri sonrası Zaman gazetesindeki köşesinde Ali Bulaç konseri ‘satanizmden ödünç tapınma’ ve konsere katılanları da 'laik, ateist, agnostik, aczmendi müsveddeleri' diye yaftalamıştı. Rock müzisyeni Hayko Cepkin ise müzikal gösterisi ve Ermeni kökenli olması nedeniyle sık sık bu kesimlerin hedef tahtasında yer alıyor. Uzun saçlı bir gencin sokaklarda taciz edilmesi ise Türkiye’nin sıradan özelliklerinden sadece bir tanesi. Geçtiğimiz günlerde ise Zaman ve Yeni Akit gazeteleri bir tiyatro oyununa uydurma haberlerle saldırmışlardı. Hoşgörüden bahsederek toplumsal hayata sinen dinci gericilik Mali’de, Türkiye’de, Lübnan’da ve Avrupa’da geniş bir kültürel mirası tehdit ediyor.

soL Gazete, 27.10.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder