25 Mart 2018 Pazar

NöroonSayns!


Sonra biz indirgemeci, kaba falan oluyoruz, “dünyanın şu düzeni içinde her bilimsel gelişme sermayeyi tadacaktır” dediğimizde.

İyi niyetli çok arkadaşımız var. Kapılarına çarpıp kaldığımız bir sürü iyi niyetli arkadaş bunlar. Brecht’in şiirindeki gibi, biliyoruz, iyiler.

İyiler ama bilim dediğiniz de öyle boşlukta bilim olmuyor. Tüm iyi niyetliler için üzgünüm ama boşlukta bilim yetişmiyor. Üstünden piyasa falan geçiyor.

Keza geçtiğimiz günlerde Cambridge Analytica meselesi patladı. Daha doğrusu çoktan patlamıştı da yeniden patlattılar: Britannica çağrışımlı Analytica, Facebook verilerini kullanarak Trump’a ve İngiltere’deki Brexit kampanyalarına veri sağlayan bir şirket! Zaten kıyamet de buradan koptu: Kişisel verileri nasıl olur da kullanabilirler, diye!

Günümüz artık mega-veri çağı. Her yer ve her an artık birer veri. Sermayenin tekleşmesi gibi veri de tekleşiyor. Ve herkes de bu sürecin farkında. Nereye gidiyorsunuz, kimlerle yaşıyorsunuz, kimleri seviyorsunuz, neleri beğeniyorsunuz, nelere öfkeleniyorsunuz, hatta hangi saat, nerede ve nasıl yaşıyorsunuz! Tüm bunlar artık veriye dönüşebiliyor. Ve tek elde toplanabiliyor. Bilseniz de bilmeseniz de!

Ne güzel, değil mi? İnsanlara, toplumlara neyin, nasıl iyi geldiğini, neyin, nasıl zarar verdiğini görebileceğiniz, ölçebileceğiniz koca bir laboratuvar var. Ve bir sürü de fare. Sıçan.

Başka bir dünya düzeni olsa nelere yarar bu mega-veri? Kim bilir ama illa 1984’e mi döner?

Şüpheciler çok; iyi niyetli şüpheciler bunlar. Ama söylemek gerek: Çoktan 1984’ün altında kaldık. Artık 1985’i yaşıyoruz. Hatta 1986’yı falan. Düz gidip 2018 de diyebilirsiniz.

Geçmiş olsun!