Benliğin önüne kırmızı halılar serildiği bir kesitten geçiyoruz. Bireyler tüketme ve daha çok tüketme çağrısı içinde yüzüyor. Bir anlamda ben şişiriliyor; tıpkı şişirilen gıdalar, şişirilen bedenler, şişirilen hayatlar gibi! Tabii ki bundan okuyucunun edebiyat ve kitaplarla olan ilişkisi de kendi payını alıyor.
Kitapların bestsellerlaştığı, market raflarında kamyon tekerlerinin hemen ardında yer aldığı bir iklim bu. Hâl böyle olunca, yani edebiyat piyasanın malı olunca okuyucu da kendine kürk seçen rükuş tüketiciye dönüştürülüyor.
Eee, kürk de görünmek ve daha çok gösterilmek istiyor. Gerçeklik bambaşka olsa da şişirilmiş benlik, şişirilmiş okuyucu kitap-kürküyle görünmek istiyor.
İşte sanal dünya adı verilen çeşitli paylaşım platformaları bu görünme ihtiyacının en uygun habitatı. Okunmasa bile kahve fincanı yanında paylaşılan kitaplar süslüyor profil sayfalarını. Copy-paste yöntemiyle çıkarılan dergiler hep aynı kürkü satıyor, hep aynı kürk yazıyor bütün dergilerde. Mesele kürk olunca tabii ki sanal dünyanın en çok ilgi çeken kitabı da Kürk Mantolu Madonna oluyor. Tarihin cilvesi diyelim ama bu kürkkitabın adı bile sözkonusu histriyonik görünme için cazibe doludur. Bu nedenle haftalardır en çok satanlar listesinin açık ara birincisi olduğuna şaşırmamak gerekir.
Kürk Mantolu Madonna artık bir roman değildir, bir kürktür sanal dünyada. Ve son yirmi yılın Türkiye edebiyatı da yönelimleriyle bu kürkleşmeyi fazlasıyla beslemiş ve de haketmiştir.
İzmir NHKM Edebiyat Günleri'nin son gününde Endam Köybaşı'yla birlikte şişirilmiş benlik çağında sanal dünya ve edebiyat ilişkisine psikopolitiğin hanesinden bakacağız.
26 Şubat Pazar, saat 16:00'da.