İkinci kez gelin arabası önünü kesmem ise geçen yıla denk gelir. Aslında tam bir ön kesme de değildi. Bir Pazar günü ailece yemeğe çıkmıştık yakınlarda bir yere. Gittiğimiz yerin yeşilliklerinde koşturduktan ve küçük havuzunda turuncu balıkları kovaladıktan sonra toparlanıp kalkmıştık ki dar toprak yolda iki araba karşılaştık. Karşıdan gelen bir gelin arabasıydı; üstünde süsler, fiyonklar, kapılarda balonlar ve susmayan bir klakson. Ayağımıza kadar gelen fırsatı geri tepmemiş ve yol vermek için kenara çekilmeden önce önünü kesmiştik gelin arabasının.
Gülüşmeler ve selamlaşmalar arasında gelin arabasının şoförü bir zarf uzatmıştı bize. Aldık ve yine gülerek memnuniyetle çekildik kenara. Yeşilliklere doğru uzaklaşan arabanın arkasından baktık bir süre ve geçtik yerimize. Tabii ki sonra ilk iş zarfın içine baktık. İnsan hayal kurmayı seviyor işte… Ama bize çıka çık 1 dolar çıkmıştı zarfın içinden.
Böylece hayatımda sanırım ilk kez Amerikan dolarıyla hem de 1 dolarla tanışmış olmuştum. Şöyle bir bakmıştım kağıda: Arkasındaki piramit ve üstündeki parlayan göz dikkatimi çekmişti. İslamcılar bu tür simgeleri kanıt olarak gösterip Amerika’yı ve tabii ki Batı oryantasyonlu her toplumu masonların yönettiğini söylerlerdi. O kısacık an içinde onu hatırlamıştım bir de. Piramit ve göz, masonik işaretlerdi onlara göre.