Öte yandan bu depremde, kulak verildiğinde bilimin, hatta dikkatli bir gözlem ve bilgi süzgecinin sağladıklarını, sağlayabileceklerini görmek de (bir kez daha) sarsıcı oldu sanırım.
Mutlaka izlemişsinizdir, geçtiğimiz Ekim ayında Prof. Dr. Naci Görür’ün katıldığı bir televizyon programına dair görüntüler paylaşıldı depremden hemen sonra. Prof. Görür o programda yaptığı konuşmasında tarihsel bilgilere ve teorik bilgiye dayalı olarak neredeyse nokta atışıyla, “Sivrice gölü çevresi” diyerek Cuma akşamı yaşanan depremi haber veriyor. Haber vermekle de kalmıyor, bir an önce önlem alınması gerektiğini söylüyor.
Yazık ki bilmek sadece “para” ediyor günümüzde. Çoğu kişi oraya bakıyor. Hâlbuki bilmek kolektif bir eylem. Kimse bir bilgiyi tek başına ortaya çıkarmıyor. Koca bir birikimi ardına alıyor. Bu nedenle bilmek kamusaldır, kolektiftir; aynı zamanda, öngörmek, uyarmak, önlemek, müdahale etmek demektir. Bir süredir bunları unutmuş olsak da...
Prof. Görür’ün verdiği bilgilere bakarsak depremin şiddetinin beklenenden biraz daha düşük olduğunu, tarihte bu bölgede daha şiddetli depremler yaşandığını ve yaşanan depremin başka depremlerin habercisi olabileceğini de anlıyoruz. Zaten kendisi Ekim ayında dile getirdiği bu bilgileri depremden hemen sonra birçok kanaldan tekrarladı. Altını bir kez daha çizerek.
Bilim, böyle bir şey: Tarihsel bilgiyi sentezlemek, yorumlamak ve öngörmek. Son haftalarda çok yara almıştı bu “bilimsi” bakış. Hani neredeyse liberal ve muhafazakar bir dalgayla hırpalanmıştı. Gereksiz yere. Somut bir acıya ihtiyaç vardı etrafına çöken kirliliğin dağılması için. Çin’de yaşanan koronovirüs salgını, Elazığ’daki deprem hemen dağıtıverdi bu çürük yapıyı.
Yazık ki bilmek sadece “para” ediyor günümüzde. Çoğu kişi oraya bakıyor. Hâlbuki bilmek kolektif bir eylem. Kimse bir bilgiyi tek başına ortaya çıkarmıyor. Koca bir birikimi ardına alıyor. Bu nedenle bilmek kamusaldır, kolektiftir; aynı zamanda, öngörmek, uyarmak, önlemek, müdahale etmek demektir. Bir süredir bunları unutmuş olsak da...
Prof. Görür’ün verdiği bilgilere bakarsak depremin şiddetinin beklenenden biraz daha düşük olduğunu, tarihte bu bölgede daha şiddetli depremler yaşandığını ve yaşanan depremin başka depremlerin habercisi olabileceğini de anlıyoruz. Zaten kendisi Ekim ayında dile getirdiği bu bilgileri depremden hemen sonra birçok kanaldan tekrarladı. Altını bir kez daha çizerek.
Bilim, böyle bir şey: Tarihsel bilgiyi sentezlemek, yorumlamak ve öngörmek. Son haftalarda çok yara almıştı bu “bilimsi” bakış. Hani neredeyse liberal ve muhafazakar bir dalgayla hırpalanmıştı. Gereksiz yere. Somut bir acıya ihtiyaç vardı etrafına çöken kirliliğin dağılması için. Çin’de yaşanan koronovirüs salgını, Elazığ’daki deprem hemen dağıtıverdi bu çürük yapıyı.
İlginçtir ki kimse salgınlar ve deprem yaraları için sarı kantaron vs. önermiyor. Önermeye cesaret edemiyor. Somut bir iki olay bu orta sınıf kökenli idealist hedehödöyü dağıtıverdi. Ya da en azından şimdilik seslerini kısmak zorunda bıraktı. Ne denir? "Güzel!"