(SanatCephesi, Şubat 2008, sayı: 23)
İşin püf noktası muhalif görünebilmekte ve muhalif olarak gösterebilmekte! Sonuçta ışıltılı vitrinler çağında yaşıyoruz. Vitrinde kölelik de sergilense ışıltılı olduğu sürece özgürlük etkisini oluşturması mümkün olabiliyor. Daha güzeli, muhalif olmak iş yapıyor, satabiliyor! Hem çürümenin ortasında duracaksınız, yeri geldiğinde ırkçılık, savaş çığırtkanlığı yapacaksınız, yeri geldiğinde vergi kaçırmak için derme çatma okul binaları dikeceksiniz ve kendinden pahalı törenlerle açacaksınız, yeri geldiğinde topluma ait tesisleri gaspedeceksiniz ve hem de muhalif görünebileceksiniz. Birden çok ata oynayacaksınız! Bir gazetenizle ortalamaya sesleneceksiniz, bir gazetenizle radikallik yanılsamasını doyuracaksınız ve bir gazetenizle de her olaya yansız, eşit mesafede duran sağduyuyu temsil edeceksiniz. Cinnet hali gibi! Ama vitrin hali ve her şeye yer var orada! Önemli olan da zaten, ipleri gerer gibi görünüp o iplerle mümkün olduğunca çok başın tepesine çorap örebilmek! Büyük marifet, bu çok meziyetli medeniyet tablosunu yaşatabilmek! Bu nedenle herkese ve her şeye yer olmalı bir vitrinde; en geniş işkembeli vitrin en gelişkin vitrin olabiliyor ne de olsa! Belki de vitrin hali çöplük halinden başka bir şey değildir. Yanılsama bu; yanılmadan ne yapar insanoğlu/kızı?